top of page

Pratik Ne Zaman Gerçekleşir?


“Hayatın içinde nefesin hızlandığında, sabırsızlandığında anlayabilirsin pratiğinde neredesin… “

Devlet dairelerinde ehliyet alabilmek için gerekli evrakları toplamakla meşgul olduğum bir günde, aynı dairenin birinde kayıtlar sistemde görünürken diğer şubede sistem hatası nedeniyle görünmemesi, bir yeri aradığımda sesli yanıt sisteminin bozuk olması ve telefona çıkan kişinin aktarma da yapamıyor olması vb. sayabileceğim bir sürü akla mantığa sığmayan gelişme karşısındaki tutumumu, içimde canlananı ve beden dilimi izledim.

Bedenimde;

  • Dudaklarım ve dişlerim sıkıştı mı?

  • Yüzüm gerildi mi?

  • Karnımda bir sıkışma oluyor mu?

Zihnimde;

  • Gelişen olaylarda benim payım ne?

  • Ne kadar geç bir zamana bıraktım bu işlemleri?

  • Ne kadar hafife aldım bazı konuları ve aynı güne bıraktım?

  • Ne kadarı stresimi karşımdaki kişiye yansıtmam ile ilgili veya onu görmemeye başladığım ve sadece kendimi merkeze aldığım için çözümün bir parçası haline gelmekten vazgeçmesi ile ilgili?

Hep diyoruz ya “Yogada asanalarda (pozlar) elinden geleni yap ama mücadele etme.” İşte karşımdaki kişinin elinden gelenini yapması için onu teşvik etmemle, sistemin (tüm bozukluğu ile) ve kişilerin bir şekilde deneyimine teslim olmam arasındaki denge ne?


Ne zaman şansımı zorlamaya başlıyorum? Ne zaman elimden geleni yapıyorum? Ve fark ettim ki;

Karşımdakini görmemeye başladığımda, onun ihtiyaçlarını fark edemediğimde (Örneğin; öğlen olmuş görevli benim işimi istemeden de olsa halletmek için bekliyor.) onunla bağlantım koptuğunda şansımı zorluyorum.


Onu da gözetmeye devam ederek, onun ihtiyaçları ile bağlantıda kaldığımda, ortak bir alanda rica ve çözüm odaklı olduğumda, onun yapabileceklerinin en iyisine gönülden (zira çoğu zaman kurumlarda bu “mış” gibi yaparak olur) inandığımda elimden geleni yapıyorum.


Bunu yaparken benim önerilerime açık olmamasına rağmen, sadece kendi gündemim için bu öneriyi yerine getirmesini beklersem şansımı zorluyorum.


Benim önerimi duymasını sağlamak için biraz ek bilgi ile, biraz başıma gelen olaylardan örnekle onu ikna ederek rica ediyorsam elimden geleni yapıyorum.


Ne zaman ki; “Bir de şunu yapamaz mısınız?”, “Aslında öyleymiş gibi yapsanız olmaz mı?”, “Benim için bugün bunu çözmeniz mümkün değil mi?” gibi cümleler ağzımdan çıkmaya başlıyorsa işte o zaman mücadele içine girdim ve şansımı zorluyorum.


Enerjim ne zaman “Tamam artık bu da olmazsa kabulleniyorum; bu iş bugün olmayacak.” şeklinde bir yerde duruyorsa elimden geleni yapıyorum.


O gün hayatımda ilk kez resmi bir işimi planladığım gün halletmemeyi kabul ederek, erteleme kararı aldım. O işin o gün yapılabilmesi için birçok şeyi planlamıştım. Ancak işler ters gitti… O işin o gün yapılamaması halinde hayat durmayacaktı, akmaya devam edebilecekti. O zaman ertelenebilirdi.

Sonuç odaklılık ile kabullenme arasındaki geçiş kutlamaya değerdi.


Namaste


Editör: Hande Tarıman

Comments


bottom of page